15 Temmuz 2012: ZİÇEV Spor Lisanslı Milli Yüzücümüz Caner Ekin tarihe geçti

ZİÇEV Spor Kulübü lisanslı sporcusu, down sendromlu Caner Ekin 24. Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışlarına katıldı ve 6,5 km.lik parkuru 70 dakikada tamamlayarak tarihe geçti. Milli yüzücümüzün bu üstün başarısı yazılı ve görsel basınımızın ilgi odağı olurken, kurulduğu günden beri hep “ilk”leri başaran ZİÇEV Ailesini de sevince boğdu.

Caner Ekin’in bugünlere gelmesinde babasının yanı sıra, ZİÇEV Spor Koordinatörü ve Antrenörü Osman Akdemir’in özverili ve yoğun çabaları yadsınamaz.

Caner Ekin’in yarışmalara katılmasında İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Spor A.Ş. büyük teşekkürle karşıladığımız desteklerini esirgemediler.

Eğitim olanağı bulduklarında ve fırsat verildiğinde, zihin engellilerin neler başarabileceklerinin en güzel örneğini veren Caner Ekin, özel çocuğu olan ailelerin de yüreklerini umutla doldurdu.

Caner Ekin Kimdir?

30 Ekim 1982 doğumlu Caner Ekin beş yaşından itibaren eğitim almaktadır. On iki yaşında yüzme dalında eğitim almaya başlamıştır.

Ayrıca bowling, basketbol ve futbol oynamaktadır.

Caner Ekin, Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı Ankara Eğitim ve Rehabilitasyon Merkezi’nde eğitimine devam etmektedir ve ZİÇEV SPOR Kulübü’nün Lisanslı Sporcusudur.

Caner Ekin 2003 Yılı Haziran ayında İrlanda’da düzenlenen Dünya Özel Olimpiyat Oyunları’nda Yüzme Dalında bir Altın ve bir Gümüş Madalya kazanmıştı.

2004 yılında Türkiye’de ilk kez bir Zihinsel Engelli Sporcu, Nokta Dergisi tarafından “Yılın Sporcusu” olarak seçilmiştir.

2004 yılında İstanbul’da Olimpiyat Meşalesi Türkiye ayağında, Atina’ya gidecek Meşaleyi, Caner Ekin 400m. taşımıştır.

Caner Ekin spor çalışmalarının yanı sıra gerek drama gösterilerinde, gerekse fotoğraf çekme konusunda da başarılı öğrencilerimiz arasındadır.

Bu üstün başarının perde arkasında destek ve emeklerini esirgemeyen ZİÇEV Yönetim Kuruluna, Genel Müdürümüz Tomris Miser’e, Vakıf Müdürümüz Naci Kargın’a, Ankara Rehabilitasyon Merkezi Müdürümüz Meral Gümüş’e, eğitimcilerimize ve personelimize ve özellikle Spor Koordinatörümüz-Antrenörümüz Osman Akdemir’e bütün kalbimizle teşekkür ediyoruz.

Seninle gurur duyuyoruz ve alnından öpüyoruz Caner. Seni yalnızca ZİÇEV Ailesi değil, bütün Türkiye alkışlıyor.

Haberin basındaki yansımalarına aşağıdaki bağlantıdan ulaşılabilir:

http://www.zicev.org.tr/etkinlikler:basinda:2012yili

Aşağıdaki köşe yazısını okumanızı özellikle öneriyoruz.

Cumhuriyet Gazetesi – 16 Temmuz 2012, Pazartesi

Spor Yorum

Caner Yüzdü, Ben Yüzdüm

Arif Kızılyalın

Bedendeki enerji bitmiş, antrenmansız adaleler yırtılma eğilimi içinde, soluk deseniz o da sınırda. Moral de sıfıra yakın. Grubun yarısından fazlası karaya ayak basmış bile. Bir de ters akıntı çıkmaz mı? Üstüne üstlük gözüken ama bir türlü yakınlaşmayan bitiş noktasının uzaklaşışı. Ve derken sağ bacağa giren kramp. Yanımdaki iki metrelik Rus yüzücünün, “Buraya kadar” diyerek yardım botunu çağırışı. İşte tam o sırada 930 numaralı bonemi çıkarıp “Ben de bittim” diyecekken, gözüme engelli yüzücü Caner takıldı. O da benim gibi bitiş noktasını kaçırmış, Kuruçeşme Cemil Topuzlu Parkı’ndan sahile çıkacakken Ortaköy’e kadar gitmişti. Ama bırakmıyordu, akıntıya karşı inadına kulaç sallıyordu. Hem de ne kulaç.

Onurlu bir başkaldırıştı Caner’inki; doğaya ve ona daha anne karnındayken çıkartılan “engellere” karşı direniyordu. Bırakamazdım, 30 yaşındaki Caner Ekin kardeşim eğer tüm handikaplara karşın Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nı bitirmek için kendini zorluyorsa, kramp da girse, soluğum da tükense, hatta ölsem de bırakamazdım o yarışı. Gelin görün ki o kadar kolay değildi. İş artık salt insan ile doğanın mücadelesine kalmıştı. Akıntı artıyor, ben kulaca yükleniyordum. Bir ara kafamı kaldırdım, Caner dubalara varmıştı. “Son 100 metre” diyerek tekrar yüklendim, ters akıntı bile “vız” geliyordu ki turuncu “bitiş” yazısı… Kolumdaki elektronik aygıtı hakemlere okuttum ve kendimi karaya attım.

Evet, 24. Yaşını dolduran ve Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi’nin bıkmaksızın devam ettirdiği Boğaziçi Yüzme Yarışı’nın minicik bir karesiydi yukarıdaki öykü. 45’inden sonra yüzücülüğünü anımsayan bir spor gazetecisinin 1 saat 24 dakikalık macerası. Belki 204.’lükle noktalanıyordu, belki dedesi yaşındaki yüzücülere geçiliyordu bu satırların yazarı ama Boğaz’ın serin sularında yüzmek inanın her şeye değdi sıcak İstanbul pazarında. Bini aşkın spor tutkunu ile Kuruçeşme’den motorlara doluşma, yolda güzergah belirleme toplantıları, eski Bakan Kürşat Tüzmen’in “Hastalığımı da yüzerek yeniyorum. Yüzücü teslim olmaz” diyerek verdiği moral, derken Kanlıca Vapur İskelesi’nden verilen başlangıç. Üstelik 40’a yakın yabancı ülkeden yüzücü 2020 İstanbul olimpiyat düşünün baş tacı Amerikalı kulaç Mark Spitz…

Gerçekten unutulmaz bir gündü, katılanlar, hatta Boğaz’ın iki kenarından yarışı izleyenler için. Bir de onca çevre kirliliğine karşın hemen etrafımızda cirit atan yunuslar. Sahi! Nerede kaldık? Caner Ekin’e teşekkür ediyorum. Ve elbette onu destekleyip bu yarışa hazırlayanlara. Gerçek bir sporculuk dersi verdi. İnsanoğluna “Bittim, tükendim” dediği anda mücadeleden vazgeçmemesini öğretiyordu Caner kardeşim bizlere. Sağ ol, var ol…