Cumhuriyet Gazetesi – İlkbaharda Sonbaharı Yaşamak

18 Aralık 2009, Cuma (Ankara Eki)

etkinlikler-basinda-basinda_gence

Söyleşi Metni

İlkbaharda Sonbaharı Yaşamak

M. Mebrur HATUNOĞLU – ZİÇEV Fotoğraf Eğitmeni (mebrur@gmail.com)

Bir çocuk doğar bin çiçek açar, bir çocuk doğar bin koku yayılır evrene, evlerimize… Renktir çocuklar kokudur; kısaca bahardır çocuklar. Yaşamımızın renkli baharları…

“Gence” doğduğunda, CENGİZ ailesinin evlerine baharın renkli, rengarenk kokulu dalları girdi. Çiçekler doldu evlerine, bahar doldu… Annesinin kollarında mutlu ve sağlıklı bir bebekti Gence… Arıların bile konmaya, dokunmaya kıyamadıkları bir çiçek bebek… Artık evlerinde iki çiçekleri vardı, rengarenk iki çiçek…

Zaman hızla geçiyor, sağlıklı ve mutlu bir bebek olarak Gence de büyüyordu. Altı aylık olmuştu. Bir yerlere tutunup ayaklarının üzerinde durmaya başlamıştı bile. Etrafına gülücükler saçarak büyüyordu ve hep gülüyordu. Her yer, her şey ilkbahardı, ta ki birgün annesinin Gence’de bir değişiklik görmesine kadar…

Apar topar gidilen ve Gence’nin doğumu dahil tüm süreci bilen doktor, bu kadar sağlıklı bir çocuğa hastalık konduramadı. Mutlu ve sağlıklı bu çocukta bir hastalık olamazdı, olmamalıydı. Ama yapraklar sararıyordu. Ne çiçekler eskisi gibi renkliydi, ne bahar eski kokusunu yayıyordu artık. Gidilen doktorlar, hastahaneler, koşuşturmalar sonuçsuz kalmıştı. Gence …………… di. Ve yapılacak hiç bir şey yoktu . Sonbahar başlamıştı. Sarı, sapsarı, üşüten sonbahar.

İkibuçuk yıl isyanlar, nedenler, niçinler, neden benim çocuğum, neden ben, neden, neden, nedenlerle geçti. “Yoksa hamilelikte geçirdiğim hastalık mıydı sebebi?” “Yoksa içtiğim o ilaç mıydı?” Yoksa…? Yoksa? Yoksa mıydı?…

Her sabah kötü bir rüyadan uyanmak için dua edilen ve bitmek bilmeyen sonbahar… Dünya yıkılmış ve aile altında kalmıştı. Enkaz kalkmıyor, kaldırılamıyordu. İkibuçuk yıllık ilkbaharsız sonbahar. Kabul edilemez, isyan geceler ve günler, sonunda dirilişi getirdi. – Olsun varsın bir çocuğumuz var, dedi anne.

– Canımın bir parçası, içimden yeşeren, içimi yeşerten bir canım var, dedi.

-“Özel, öteki, farklı” bir çocuğum var, dedi.

-“Ya ilkbaharları yaşayacağız birlikte, ya da hep sonbahar olacak ömrümüz” diye geçirdi içinden…

Sonra, Gence’ye baktı sevgiyle- iki bucuk yıldan beri kucağından indirmediği kimselere göstermediği-… Güler yüzü umutlarını yeşertti. Gence gülüyordu yaşama inat ve yaşama tutunarak. “Ben burdayım ve böyleyken mutluyum” diyordu gözlerinin içi.

– “Artık kalkma zamanımız “dedi anne, “kalkıp yaşama tutunma zamanımız”. – “Gence ile “özel, öteki, farklı ” annesi olmayı yaşama zamanımız”dedi.

Öteki annesi olmanın, “özel” olmasını yaşama zamanıydı…

Bir psikolog olmalıydı bazen, bazen de politikacı, bazen bir eğitmen, bazen bir iletişimci, bazen bir inşaatçı , bazen bir yönetmen… Artık her şey olma zamanıydı. Çünkü “özel, öteki,farklı ” annesi olmak, sıradan insan olmaktan çok öte birşeydi.

Kimi zaman kucağındaki çocuklarını Gence’den sakınan annelerle karşılaştı irkilerek… “ Korkmayın, bulaşmaz” diyebildi yanlızca, boğazında düğümlenen haykırışlarını gizleyerek. Kimi zaman “ne olduğunu bilmiyorum ama yaşamımı Gence’ye borçluyum” dedi. Kimi zaman “özel,öteki,farklı ” anneleri bir araya getirip, okullar kurdu. Kimi zaman kimse görmeden sabahlara kadar ağladı. Bazen de politikacılarla koşuşturdu; özel çocuklara bir şeyler yapabilmek için…

Ama aradan geçen 21 yılın sonunda;

– Bir çocuk doğuracaksın, ne dersin ? dediklerinde,

– Gence olursa hemen doğururum , diyecek kadar büyük olmaktı “özel,öteki,farklı ” annesi olmak …

Çünkü “ özel, öteki, farklı ” çocuklar yaşamımızın her rengi, her kokusudurlar.

Çünkü “ özel, öteki, farklı ” çocuklar hep ilkbahardır; renkli, temiz, pırılpırıl ilkbaharlar…

İlkbaharlarda buluşmak, ilkbaharları koklamak dileğiyle.

 

 

Milliyet Internet – Fotoğrafla yeni bir dünya

29 Eylül 2009, Salı

Zihinsel engelli çocuk ve gençlere fotoğraf eğitimi vermek üzere kurulan Z!H!N Ergo Sum Fotoğraf Atölyeleri Grubu çalışmalarına son hızla devam ediyor…

 

 

Vatan Gazetesi – Devlet Çağresiz Annenin Yardım Çığlığını Duydu

23 Temmuz 2009, Perşembe

etkinlikler-basinda-basinda_vatan01

 

 

Hürriyet İnternet – Adana’da evde mahsur kalan 3 engelli kız okullu oluyor

22 Temmuz 2009, Çarşamba

Adana’da evde mahsur kalan üç engelli kız okullu oluyor. Konuyu basından öğrenen ZİÇEV Adana Şubesi, kız çocuklarına sahip çıktı ve koruması altına aldı.

Adana (DHA) Kübra Polat’ın haberine aşağıdaki bağlantıdan ulaşılabilir.

http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=12125496

 

 

Haber Türk Gazetesi – Caner Engel Tanımıyor

6 Temmuz 2009, Pazartesi

etkinlikler-basinda-caner_haberturk

 

 

Star Gazetesi – Caner Engel Tanımıyor

23 Haziran 2009, Salı

etkinlikler-basinda-basinda_caner1

 

 

Haber Türk Gazetesi – Caner En Büyük Maratona Hazırlanıyor

23 Haziran 2009, Salı (Ankara Eki)

etkinlikler-basinda-basinda_caner

 

 

Hürriyet Gazetesi – Ziçev’e TSM desteği

06 Haziran 2009, Cumartesi (Ankara Eki)

etkinlikler-basinda-basinda_zicevkoro

 

 

Haber Türk Gazetesi – Alkışı Hakettiler

04 Haziran 2009, Perşembe

etkinlikler-basinda-basinda_drama

 

 

Sabah Gazetesi – Mutluluğun fotoğrafını çektiler

20 Mart 2009, Cuma

etkinlikler-basinda-basin_sabah

 

 

Taraf Gazetesi – Engelsizlerin Dünyasını Çektiler

09 Şubat 2009, Pazartesi
EZGİ AKIN/ANKARA

etkinlikler-basinda-basinda_taraf
Haber Metni
“Makinenizi önce güzelce temizlersiniz, sonra açar, tarih ve saati ayarlarsınız. Çekeceğiniz şeyi uzak yakın ayarı yapar, ekranda görürsünüz ve sonra klik çekersiniz.” Zihinsel engelli Damla Kocaman, nasıl fotoğraf çektiğini böyle anlatıyor.

Zihinsel Yetersiz Çocukları Yetiştirme ve Koruma Vakfı’nın (ZİÇEV) desteğiyle başlatılan, “ZİHİN ERGO SUM” projesiyle, Vakfa bağlı Ankara okulunda kurulan fotoğraf atölyesinde 18 çocuk fotoğrafçılık dersleri aldı. Zihinsel engelli çocuklar objektifleriyle hayatı, yakaladıkları karelerde görenlere iç dünyalarının zenginliğini anlattı. Şimdi İzmir’deki zihinsel engelli çocuklara objektifin arkasından bakmayı öğretecek projenin hedefi ise bütün kentlerdeki zihinsel engelli okullarına ulaşabilmek. Projeye Avrupa Birliği’nden fon da sağlandı.

”Boyunlarına astım çektiler”

“Önceleri kimse inanmadı” diye başlıyor sözlerine projenin fikir sahibi Berat Pehlivan, bu fikrin nasıl ortaya çıktığını şöyle anlatıyor: “2007 yılında Yunanistan Büyükelçiliği’nin, zihinsel engelli çocuklar için düzenlediği bir etkinliğe fotoğraf çekmek için gittim. Çocuklar fotoğraflarının çekilmesine çok ilgi gösterdi. “Denemek ister misiniz?” diye sordum, “evet” deyince bir iki kare çekmelerine izin verdim. Çok hevesli olduklarını görünce, astım fotoğraf makinesini boyunlarına takır takır çektiler. “Ben bu çocuklara fotoğraf öğretebilirim” diye düşündüm. Okula sordum, “peki” dediler ama önce pek inanmadılar.

Okul yönetimi atölye kurulmasına karar verdi. Çocuklar, altı ay boyunca, temel makine bilgisi, kadraj, ışık dersleri aldı, fotoğraf izleme ve üzerine sohbet etme de derslerin parçasıydı. Teorik eğitimin ardından iş pratiğe geldi, toplu geziler düzenlendi ve çocuklar, öğrendikleriyle objektiflerini dünyaya doğrulttu. Bu aşamada ellerindeki fotoğraf makinelerinin yetersizliği nedeniyle biraz sıkıntı yaşansa da çocukların fotoğraflarıyla açılan sergilerin geliriyle makine sayısı da artırıldı.

Hedef ise bununla sınırlı değil, İzmir’deki zihinsel engelli çocukların çekeceği fotoğraflarla, Ankara’daki gibi sergiler açılacak, buradan elde edilecek gelirlerle ise Kayseri ve Tarsus’taki ZİÇEV okullarına da birer fotoğraf atölyesi kurulması öngörülüyor.

Projeyi değerlendiren uzmanlar, sanat ve özellikle de fotoğraf çalışmalarının zihinsel engelliler için önemli olduğuna işaret ediyor.